Acıtıyor azizim. Sözleri acıtıyor, yalınlık acıtıyor, kaanın sesi acıtıyor, çalarken teller parmakları acıtıyor, akorlarını bulup ritmi çıkaramamak acıtıyor. Tam böyle güzel birbir filmin sonunda ya da vurucu sahnesinde çalınacak şarkı ama öyle film bulunacak da soundtracke bunu koycaklarda biz de izlicez. Yok yok akşam akşam rahatımız bozulmasın ali rıza bey en iyisi açalım kendimiz dinleyelim bekle diyip gidenin hayali sonbahar gecemizde yatağımızın altında saklanırken. Kabusları rüya, rüyaları kabus ederken.

Coming down şarkısı orange is the new black dizisinde çaldığından beri dinliyorum. Nicky götürülürken çalıyordu ve zaten burnuna kadar hüzne boğulmuş izleyici "ı think I'm coming down' sözlerini de duyunca... anladınız siz. Velhasıl tatlış bir grup, pierces gibi kafa dağıtıyor ancak melodileri kıyasla daha rock'n roll.

Düğün Sahibinin çok hatrı var. Demiş the blue french horn da gelsin, gitmemek ayıp olur. Abimle yemeğimizi yiyip millete merhaba deyip kaçmaktır amacımız. Valla hiç de öyle abiye elbise giyip topukluları çekmicem sözlük, ayağımdaki converse yeter canıma.
Kuafördeki fön sırasından selamlar.

Bizzat şahit olunmuştur:
"Donu sararmış topal pezevenk."
Bir kitapta okunmuştur:
"Demir çubuğun bir ucunu ısıtır soğuk tarafını götüne sokarım sıcak tarafından tutup da çıkaramazsın."
The blue french horn iftiharla sunar:
"Ebenin nikah şekerini sikeyim."

Voldemortun burnunu her işe soktuğunu kanıtlayanların sözlük ayağı. nesildaşım.

Slytherin binasından çıkan en önemli büyücü tartışmasız Merlin'dir. Bu yüzden lütfen yok efendim bunların götü kalkmış da, vay efendim kendilerini beğenmişlermiş de... Adamın okuduğu bina dünyanın en önemli büyücüsünü yetiştirmiş tabi Havası olcak.
Not: sakinim.

Okulda/üniversitede dans klübünü seçin.

Harry potter'dan 7 yaş küçük kızlardır.

(bkz: on birinci nesil benim başlığıma yazmasın) diyen yazarla aynı sözlükte olması şaşırtandır. Ulu'da her çeşit adam var. Kimilerine adam derken iki kez düşünüyoruz; kimilerine ise teşekkür entrysi yazarken parmaklarımıza kramplar giriyor, klavyelerimiz ağlıyor.

Aldığım son habere göre rektör, ortak bir binanın yapılacağını ve o binanın farklı bölümlerinin farklı dinler için kullanılabileceğini, açıklamıştır.

"Ben askerdeyken çişimi dört gün tutardım."

Grinin Elli Tonu, Harry Potter'ı geçtiğinde bu dünyada götü sağlama almak gerektiğini anladım.

Türkiye'de albüm çıkarmayı başarmış ilk kadın metal grubudur. Araf adında bir aile içi şiddete son şarkısı yapmışlardır. Bu şarkıyı da alen konakoğlu mixlemiştir. Ayrıca da kaypak adında sapıklara tepki gösterme amaçlı yazılmış "alçak! Kaypak! Yavşak! Korkak!" Diye haykıran bir şarkıları vardır. Desteklenmeleri gerektiğini düşünüyorum.
(bkz: idil çağatay)

efenim yeni ve yetenekli yazar arkadaşımdır. sözlüğe bu insanı kazandırdığım için kendimle gurur duyuyorum. nickinin anlamı ise "Ow, Really?" dir. klavyene kuvvet. Yeni ukteler açıp, yanlış entrylere edit yollarken ellerine kramplar girmesi dileğiyle...

Du hast o kısımda sen bana sahipsin demek değildir. Almancada geçmiş zaman (bkz: perfect) yapmak için bazı kelimelere haben (hast haben'in 3. şahıs için çekimlenmiş halidir) bazılarına da sein (bin, bist, ist, sein, seid, sein) getirilir. Bu yüzden de fragen kelimesi gefragt olmuştur. Du fragst mich cümlesi geçmiş zaman yapılarak Du hast mich gefragt haline getirilmiştir. Eh, şarkı sözü olması için de bölünmüş ve bazı kısımları tekrarlanmıştır. (bkz: sözlüğü okula çeviren zihniyet)
not: almancacı gurur duyardı.

We gotta fly to stay alive - manga

onu düşündüğümde sadece gülerdim. şimdi o gülüşün yerini hüzünle karışık bir tebessüm aldı. ne olursa olsun umarım son işleriyle değil de eski filmleriyle anılır. mutluluk içinde uyu himmet ağa...

içinde doğduğum büyüdüğüm ergen olduğum yerdir. bu ilçede kız olmak çok zordur. ben burada hayatta kalmayı okuldaki belalı tiplerle arkadaş olarak, hep abimle dışarı çıkarak öğrendim. ama büyüdük şimdi tek dolaşıyoruz.
buraya ataşehir ya da ona benzer bir grişehirden gelen insanlar doğu mahallesi ve çevresini(ben buralarda oturuyom) cennete geldi sanır. yanılmıştır. büyük ihtimalle iyi kötü minik bir bahçesi olan az katlı evlere ya da her yerden duyabileceğiniz deniz kokusuna kanmıştır. akşam tek başınıza dışarı çıktığınızda hele bir de kızsanız sizi bekleyen büyük tehlikeler vardır. kaldırım kekoları laf atar, konuşamaz susarsın.
yani öyle dışarıdan bakılıldığında görülen şirin kasabamsı yer değildir. ama adamı da adamdır hani. eski pendikliler adamın hasıdır. (#orhan sinan hamzaoğlu) adlı efsane okulu da içinde barındırır. içinde yaşaması zordur zor olmasına ama girince alışıyon panpa kalıbının canlı örneğidir.

biricik babam beni bu efsane şarkıyla tanıştırmıştır. hala daha kendi yaptığı hoperlörlerde dinleyerek aletleri dener. çok severim. severiz. gezi parkında da bangır bangır çalmışlardı. dinlemiştik.

voldemortsuz hayri potur, endoplazmiksiz retikulum, ulusuz dağ,kekosuz pendik, kenarına karalama yapılmamış tarih fasikülü gibidir. tek olayı o flashbellek senin bu cd benim onun bunun datasını kopyalamaktır. sevilmez. çekilmez. evlerden ırak.